Yine Yeniden Başlamak; Kaza Sonrası Ilk Sürüşmeler…

Bu içeriğin yayınlanma tarihi 6 aydan daha fazladır, içerdiği bilgiler eskimiş ve geçersiz kalmış olabilir.

Kaza yapmıştım!
Tarih 06/07/08! Çalıştığım hastaneye gittim! İlk duyduğum sözler şunlardı;

Belliydi kaza yapacağın! biz sana dedik abi, motor tehlikelidir diye!. Motora binilir mi artık!. Eh artık bırakırsın motorculuğu!. Haa bir de şu cümle vardı; geçmiş olsun!. Cana geleceğine mala gelsin!.

Göğsümde sımsıkı bir acı, nefes alamıyordum yine, kaburgalarım isyanlarda, cevap verecem ama polis tutanağıyla ilgileniyorum. Gözümün ucuyla rontgen filmlerimi değerlendiren doktorlara bakıyorum!. Sağ alt karın bölgemde de bir sancı var!. Hele kaburgaları bi öğrenelim de onu da konuşucam!. Bekliyorum, hele bana biri neren ağrıyor desin! Diyeceğim ki, göğsüm ağrıyor, sağ alt batında gittikçe büyüyen içten bir sancım var. Bir de yüreğimde bir acı var ki, motosikletim!.. O benim canımdan öte değil ama canımın bir parçası işte!.

Evet cevap bu; ben bildim bileli motosiklet üstündeyim. Çok iyi bir sürücü değilim artık, artık isyan eder gibi kullanıyorum motosikleti. Umursamıyorum yolun bozukluğunu, gitmek istiyorum bir yerlere!. Bırakmak nere motorculuğu! Siz arabayla kaza yapınca, bir daha arabaya binmiyor musunuz!. Cana geleceğine elbette mala gelsin, çalışır yaparım yenisini ama motorculuktan vazgeçmem!!!

02/08/2008 motosikletimi alacam tamirden, sabırsızım. İşyerime sırt çantamla gittim, içinde kask var, eldivenlerim var, zırhım var!. Görenlerden tipik soru “uslanmadın mı” yahu “sevmekten usanır mı insan, sevgilinizden ayrıldınız diye bir daha sevmediniz mi hiç?” benimkisi boş laf, hadım doğmuş adamlara evlat sevgisini tarif ediyorum işte.

Neyse zaman ikindi oldu, ben motosikletimi aldım tamirden, içimde belli etmediğim bir korku var, kimseyle paylaşmadığım, kendi içimde verdiğim bir savaş. Evet 18-25 yaşlar arasında pek çok kaza yaptım veya atlattım ama umursamadım o delikan damarlarımdayken ama uzun zaman oldu ölümle böyle sarmaş dolaş öpüşmeyeli, neyse ki ayrılık öpücüğüymüş bu, öpüştük ve ayrıldık bir kez daha ölümle. Belki de terliydim de kayıverdim avuçlarından onun.

Sırılsıklam bir ter; aşktan olma!.
Evet motosikletim önümdeydi!.
Ve işte hikayenin belki başladığı yer, belki de tam can alıcı noktası!!!

Çıktım üstüne, acemi bir çocuğum sanki, kontağı yerleştirdim ve marş! işte “her şeye rağmen” yaptıran, sevdiren o ses! Bacaklarımın arasındaki titreşim!. Evet bunlar tanıdık şeyler ama direksiyon yükselmiş mi ne? Aynalar bir garip!. Ön fren çok gevşek sanki, arka freni deniyorum!. Orantısız!. Bu motor benim değil diyecek oluyorum neredeyse ve kaskımın vizörünü indirdiğimde tık! 1. vites ve hiçbir şeye değişilmeyecek mutluluklardan biri ve ben bu mutluluğu yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum ve debriyajı hafif bırak, gaz ver! Evet bu!!! Unutmamışsın oğlum Yürekçe!!! Evet bu!.. Arka tekerde balans mı var? Yav özlemişim bu rüzgarı da ha! Kaskımın vizöründe bir çizik varmış, kazadan olmalı.. Boşver kazayı, zaten çok güvenmeye başlamıştın kendine oğlum sen, 2. vites!. Yavaş ol düşeceksin yine! olsun kalkarım! Vites 3! Daha yeni kalktın yataktan, kazayı yeni atlattın, bir daha düşersen var yaa!.. Ne düşecem lan, gidiyoz işte. Vites 4 ve az ilerde kırmızı yandı, beklemelisin! Ne yapıyorduk hep, kırmızıda aynaları kontrol edip öyle yavaşlıyorduk ve mümkünse iki araba arasına girip bekliyorduk di mi! Öyle yaptım zaten! Sarı yandı, yeşil! Tüh, heyecandan vites düşürmemişim! Tık,tık,tık! Bas gaza, tak vitesi! Devam et oğlum, kaybolmamış içindeki motorize çocuk!.

Çektim sahile motoru, yaktım sigaramı!. Düşündüm! Hem de çoook fazla düşündüm. Bir sigara içimi kadar ve dedim ki kendime; Bak oğlum Yürekçe, aha Akdeniz, aha yol, aha motor. Sen bunların hepsine sahipsin, gördün bak, unutmamışsın bu aşkta nasıl sevişileceğini, evet bak nasıl titriyor ellerin. Yaptığın kaza büyük, evdekiler çok üzüldü, zaten yaptığın masrafı 3-5 ayda zor çıkartıp kendine gelirsin! Ama yok korka korka yaşayarak inine çekileceksen bu yürek boşuna taşımız seni, beynin her gece boşuna tekrarlamış motosiklet kullanmayı, ellerin değil miydi ben hazırım diyen? Sen son hafta motosiklete tekrar bineceğim diye hamlığını atmak için bu sıcakta günde 3-5 kilometre yürümedin mi? Evet bunların hepsi senin şu anda yeniden o kontağı çeviresin diyeydi! Korkma!!! Bu son olmayacak, korkunun da sonu yok! O zaman sen de kendindeki sonu olmayanı, sevgiyi yüklen ve bin motosiklete!

Yeniden bindim motoruma, saymadım vitesleri, yadırgamadım aynayı, ışık her zamanki kırmızı ışık, kalkışım her zamanki yeşil kalkışı!.

Eve geldim, google earth web sayfasına girdim ve istikameti çizdim, bundan önce aldığım kararla tek başıma! Artık, hep tek, tam tek!. Sabah uyanacağım, kahvaltımdan sonra fren ve aynaları ayarlayıp doğru benzinciye oradan da otobana, istikamet Adana?ya doğru, benzinim kadar gideceğim ve akşam biliyorum ki, çok sevdiğim o eskiden beri koynumda taşımaktan mutluluk duyduğum o yol yorgunluğumu her neredeyse alıp evime yetirip yatağımda aynı yastığa baş koyarak uyutacağım!.

İşin özü şudur arkadaşlar; hangi çocuk düşerse düşsün nasıl kalkıp yine ısrarla yürümeye çalışıyorsa, hangi kuş kanadı kırıldığı halde uçmak için çırpınıyorsa, hangi motosikletçi kazadan sonra yeniden motosikletine biniyorsa bilinsin ki; bunlar bir şeylere kafa tutmak değil, kafa tutan bir şeylere karşı yenilgiyi kabullenmemektir!.

Yeter ki içinizdeki inancı, öğrendiğiniz tecrübeleri ve yaşayacağımız güzellikleri bir bardak çay gibi yüreğimizde, bilincimizde demleyip öyle koyalım hayatımızın sofrasına. İşte o zaman bizi biz yapan şeyin ne olduğunu bilebiliriz.

Bu kimi için motosiklet kullanmak, kimi için bir uçurtma uçurmak, kimisi için sevgilisine sevgisini ilan etmek olsun! ama her ne olursa olsun, HER ŞEY YÜREKÇE OLSUN!.

YÜREKÇEKALIN!

YÜREKÇE!!!

Yazar : Yürekçe / Motosiklet.net – 03.08.2008